27 Nisan 2010 Salı

ELAZIĞA HASRET

ELAZIĞ’A HASRET

Gakko ösgedim, dayanamim, gelim Mezire’ye.
Uğrayıp, hasret giderecem, Bibi’ye, Diyeze’ye.
Hoyratını halayını da çok öskedim.
Yıllar var ki doya doya seyredip dinlemedim.

Nahır vakdı revan oldum, tuttum yolunu.
Arha goltukdan bir gakko dürttü golumu.
Dedi beg, yolculuk nere? Dedim O’na Mezire’ye
Sordu, esas oralı mısın? Dedim doğma büyüme.

Geceyi geçrirdik, geh uyku, geh horata.
Sabah gözümü açdım, gelmişik Frat’a
Kömürhan’da gün doğdu, dağları aştı.
Otobos yavaşladı, Musa damına yanaştı.

Dediler; sabah gahvaltısı, ihtiyaç mola.
İndim gohladım etrafı doya, doya.
Musa damı dedikleri, eyni bir ahır seküsü.
Kerpiçten yapmışlar, ne boyası var ne süsü.

Süyüngü çökmüş: Çortun’u dönmüş mertege.
Sahibi Pala, benziyi bir mert erkege.
İkram etti bize, tereyağlı saç ekmegi.
Yanında bir üsküre ayran, buz gibi etti üreği.

Yollandıh yola, geldik Yolçatı Han kövüne.
Otobosun içi, birden döndü dügün evine.
Gulağıma sesler geldi, yaklaşik, şükür Elazığ’a.
Bir digeri söylendi; gurban olam, torpağına dağına.

Göründü Kuzeyde Pancarlıh dağları, Harput Galesi.
Arka sıralardan gelen, hazin bir hıçgırıh sesi.
Döndüm bahdım arhama, bir igit yaslanmış cama.
Hasrete dayanamayıp, ağlıyor gana gana.

Anladım o da benim gibi hasret vatan’a.
Bu hasretlige sebebin, canına gurt dadana.
Garaja vardım, yendim otobostan aşağı.
İhvanlar, şalvar giymiş, sarmış guşağı.

Yağızdır, mertdir, şu Elazığ uşağı.
Neşeli olunca, seplenir, Şorşordan aşağı.
Gakko ORHAN, efkârlanmış. Ah der Elaziz.
İsmi aziz insanı aziz. MAMURATULAZİZ.

                                               ORHAN ÖNAL

Hiç yorum yok: